Mehmet ve Keramettin Açıkgöz’ün Eşyalarından Oluşan Sergi Ziyarete Açıldı
Demirözü eşrafından müteveffa Mehmet ve Keramettin Açıkgöz’ün kütüphanesi, koleksiyonları ve kişisel eşyalarından oluşan sergi sevenlerinin ve meraklılarının ziyaretine açıldı.
Bayburt’un Demirözü ilçesinde yaşayıp, 2016 yılında 77 yaşında vefat eden Mehmet Açıkgöz ile 2024 yılında 70 yaşında vefat eden oğlu Keramettin Açıkgöz’ün adına açılan sergi 7 Ağustos Çarşamba günü sevenleriyle buluştu. Demirözü’ndeki evlerinin üst katında gerçekleştirilen sergiyi uzaktan ve yakından, resmi ve sivil vatandaşlardan oluşan birçok kişi ziyaret etti.
Mehmet Açıkgöz hayatını bir inşaat ustası ve taşeron olarak geçirmiş, askerliğini Mardin’de yazıcı çavuş olarak yapmış okumaya, okutmaya, eğitime, yazmaya ve bilgiye aşık bir insan olarak hayatı boyunca, daha çok dini kitaplar almış, okumuş ve biriktirmiş nihayet evinde bir kütüphane oluşturmutur. İlk kütüphanesini 1960’larda gurbet bavulu olarak kullandığı tahta bavulda düzenleyen Mehmet Açıkgöz’ün kitap merakını, 1970’lerden itibaren büyük oğlu Keramettin Açıkgöz devam ettirmiştir.
Keramettin Açıkgöz, dört yıllık Almanya gurbetinden sonra vatani görevini yapmak için Türkiye’ye dönmüş ve Malatya-Yeşilyurt’ta yaptığı askerliğini müteakip, Demirözü nahiyesinde Ülkü Ocağı başkanlığı nöbetini, kurucu başkan olan arkadaşı Fariz Yılmaz’dan devralmıştır. Bu görevi dört buçuk yıl kadar başarıyla yürüten kitap, kültür ve araştırma aşığı Keramettin Açıkgöz, Demirözü Ülkü Ocağı’nda birçoklarının kitap almasına, okumasına ve küçük çaplı da olsa kütüphane oluşturmasına vesile olduğu gibi, kendisi de 1970’lerin sonlarında ilk düzenli kütüphanesini olurmuştur. Tarih kitaplarına çok düşkün olan Keramettin Açıkgöz, bu yıllarda başladığı Yılmaz Öztuna’ya ait 14 ciltlik Büyük Türkiye Tarihi’ni on yıl içinde hemen tamamı ezberinde kalmak üzere okuyup bitirmiş, bu bilgileri her fırsatta çevresiyle paylaşan birisi olarak tanınmıştır. 1988 yılından 2000 yılına kadar Demirözü İlçesi önce Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP), sonra Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’nin ilçe kurucu başkanlığını yürüten Keramettin Açıkgöz, 1981 yılında ilk çıktığı günden itibaren Türk Dünyası Tarih Dergisi’nin abonesi ve sadık okuyucusu olmuştur. 1994 yılında oğlu Özkan Açıkgöz’ün İstanbul Üniversitesi’ne kaydı için İstanbul’a gittiğinde, Saraçhane’deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi, merkez binasının arkasında bulunan Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı (TDAV)’nı da ziyaret edip, Vakıf Başkanı rahmetli Prof. Dr. Turan Yazgan ve vakıf müdüresi Saadet Pınar Yıldırım ile de bizzat tanışan Keramettin Açıkgöz, Türk Dünyası Tarih Dergisi’nin yıllarca Demirözü’ndeki neredeyse tek okuyucusu olmuştur. Her sayısını satır satır, titizlikle okuyup notlar düşen Keramettin Açıkgöz, özellikle TDAV’nın Türk Dünyasındaki eğitim çalışmalarından dolayı çok heyecan duymuş, bu faaliyetleri maddi ve manevi olarak içtenlikle desteklemiş ve bu çalışmaların Demirözü’ndeki gönüllü iyiniyet elçisi gibi hareket etmiştir.
Mehmet ve Keramettin Açıkgöz, yaklaşık bin kitaplık bir kütüphane oluşturmanın yanında, evlat ve torunlarına yaşatılmak üzere çeşitli hatıralar, değerler, arşivler ve koleksiyonlar bırakmışlardır. Bunların içinde Keramettin Açıkgöz tarafından başlatılıp oğlu Özkan Açıkgöz tarafından devam ettirilerek nizami hale getirilen uluslararası pul koleksiyonu, kağıt para ve madeni para koleksiyonları öne çıkmaktadır. Ayrıca Keramettin Açıkgöz’ün 1970’li yıllardan itibaren sıkı bir okur olarak takip ettiği Millet, Hergün, Tercüman, Yeni Düşünce, Ortadoğu ve Yeni Çağ gazetelerinin tüm sayılarını içeren arşiv önemli bir yer tutmaktadır. Benzer bir şekilde başta Türk Dünyası Tarih Dergisi olmak üzere, çeşitli tarih, kültür ve sanat dergilerinin koleksiyonları da kendilerinden sonraya kalan koleksiyonlardan bazılarıdır. Serginin tanıtımını bizzat yapan Keramettin Açıkgöz’ün Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü ve Taşkent, Gazetecilik Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Musa Yavuz Alptekin’in verdiği bilgiye göre, Mehmet Açıkgöz’e ait 1957 tarihli askerlik eğitim, rapor, tutanak ve not defteri en eski tarihli, bir o derece kıymetli el yazması hatıra ve kayıt olarak öne çıkmaktadır. Aynı şekilde Mehmet Açıkgöz’e ait bu tarihlerden itibaren 1980’de 12 yıl çalıştığı Almanya’dan dönene kadar yazdığı ve kaybettiğini düşündüğü iki şiir defteri de oğlu Keramettin Açıkgöz tarafından özenle muhafaza edilmiş ve nihayet her ikisinin ölümünden sonra bu sergide ilk kez gün yüzüne çıkarılmış ve meraklılarının ziyaretine açılmıştır. Yine Mehmet Açıkgöz’ün her yıl yenilediği cep takvimlerine, okuduğu kitaplardan aldığı notları ve bazı şiirlerini içeren takvim defterleri de serginin görmeye değer unsurlarını oluşturmaktadır. Benzer bir şiir ve hatıra defteri de Keramettin Açıkgöz’e aittir. Bunların yanısıra sergide Mehmet ve Keramettin Açıkgöz’e ait olan kol saati, köstekli saat, tespihler, bastonlar, kalpaklar ve daha nice farklı ve orijinal şahsi eşyalar ve giysiler mevcuttur.
Doç. Dr. Musa Yavuz Alptekin’in verdiği bilgiye göre, bu sergi bundan sonra her dini ve milli bayramlarda imkan oldukça açılıp, Mehmet ve Keramettin Açıkgözün hatırasını mezar toprağının dışında ve yüksek bir kültür ve sanat anlayışıyla yaşatmak üzere sevenlerinin ziyaretine sunulacaktır. Alptekin, ilerleyen yıllarda bu serginin Mehmet ve Keramettin Açıkgöz adına müstakil bir aile müzesine de dönüştürülerek hatıralarının en üst düzeyden yaşatılacağını bildirmiştir. Alptekin, bu bağlamda elinde Mehmet-Keramettin Açıkgöz’e ait eşya bulunan kişilerin ölümlerinden sonra veya önce bu eşyaları aile müzesine göndermeleri durumunda bu eşyaların da bizzat gönderen kişilerin adıyla sergileneceğini belirtmiştir. Benzer şekilde Alptekin, yakın veya uzak akrabaların kendi eşyalarını bu aile müzesine kendi isimleriyle sergilenmek üzere bağışlamaları da mümkün olabileceğini bildirmiştir. İlerleyen yıllarda serginin yapıldığı evin üst katının tamamının veya büyük bölümünün müzeye tahsis edilebileceğini de belirten Alptekin, amaçlarının Demirözü’nün kültür dünyasına farklı, özel ve özgün bir katkı yapmak ve gelecek kuşaklara örnek teşkil etmek olduğunu beyan etmiştir. Benzer şekilde ilerleyen dönemlerde sergideki eserler ve hatıra eşyaları kalıcı olarak camlı, cemakanlı, korumalı ve kilitli sandıklarda sabit olarak, tam bir müze düsturuna uygun bir şekilde düzenleneceğinin ve sergileneceğinin bilgisi verilmiştir.
Doç. Dr. Alptekin, insanlığın ölü ve ona ait eşyalar bakımından üç merhaleden geçtiğini belirtimştir. Bunlardan ilki, insanların ölülerini onlara ait eşyalar ile birlikte mezara gömdükleri merhaledir. İkinci merhale bir gerileme olarak da görülebilecek olan, ölünün eşyalarının geride kalan çocuklar, torunlar, evlatlar, akrabalar, arkadaşlar ve komşular tarafından bölüşülmesi ve adeta yağmalanması dönemidir. Üçüncü dönem ise, bir bilinç düzeyi olarak erişilmiş olsa da, uygulamada son derece yeni ve istisnai olan ölünün şahsi eşyalarının bir sergi, galeri veya müze olarak düşünülmesi, tasarlanması, düzenlenmesi, tasnif edilmesi, ziyarete açılması ve yaşatılmasını ve gelecek kuşaklara ilham veren bir yüksek kültür koleksiyonu olarak meraklılarının ziyaretine açılmasını ifade eden dönem olduğunu belirtmiştir. Kendilerinin bu çalışma ve proje ile Demirözü’nde üçüncü döneme geçişi imleyen bir uzun vadeli faaliyet içerisinde bulunduklarını vurgulamıştır.
Add New Comment